11 Mayıs 2011 Çarşamba

Canan Tan : İz

           
        Canan Tan Ankara'da doğmuş.Lise yıllarından beri yazar olmak istiyormuş.Üniversite sınavlarında ise baya yüksek bir puan almış ve basın yayın bölümüne girmek istemiş ancak ailesi eczacılık okuyup da edebiyatçı olabilirsin demişler ve Canan Tan Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ne girmiş.Mezun olur olmaz evlenip kendini Diyarbakır'da bulmuş.''Diyarbakır'a gitmeseydim 'Piraye''yi,eczacılık okumasaydım da ne 'Eroinle Dans''ı ne de 'En Son Yürekler Ölür''ü yazabilirdim.''diyor Canan Tan.
        Şubat 2011'de piyasaya çıkan 'İz',Canan Tan'ın ele aldığı konularla alakası olmayan bir roman.Genelde aşk ve imkansızlık temaları işleyen yazar bu kitabında biraz maceracı olaylarla alakalı bir konu işlemiş.Kitap,bir babanın şüpheli intiharı ve yıllardır küs olduğu kızının bu ölüm ardındaki sırları öğrenme çabasını anlatıyor.Karakter tahlilleri gayet başarılı.Detaylar çok iyi.Göze çarpan ve okuyucuyu rahatsız eden bir tarafı yok.
        Romanın ana karakteri Verda Karacan.O da babası gibi avukat.Annesiyle babası boşandıktan sonra babasıyla olan ilişkisi zayıflamış.Babasına karşı içten içe bir sitemi var ama aslında onu çok özlüyor.Bir gün aldığı bir haber onu tekrar eski yaşadığı yere çocukluğunun geçtiği Ankara'ya götürüyor.Babası Avukat Vedat Karacan'ın intiharı.Bu kadar hayata bağlı,sevgi dolu,herkesin takdirini kazanmış Ankara'da adı duyulmuş bir kişinin ölümü herkesi sarsıyor özellikle kızı Verda'yı.Bu ölümün arkasındaki sırrı açığa çıkarmak da Verda'nın boynunun borcu.Aslında değil ama o böyle düşünüyor.Çünkü babasını en son ne zaman gördüğünü bile hatırlamıyor.
        Bu sırrı çözmeye babasının ikinci evliliğini yaptığı kadına giderek başlıyor.Başlarda ona göre çok önyargılıydı.Çünkü o kadını babasının metresi sanıyordu ama aslında gerçek bu değildi.Bunu da babasının duasında anlamıştı.Kadın perişandı.Babasının ölümüyle bir alakası olamayacak kadar da gerçekti.Kadın Verda'yla yıllar sonra karşı karşı geldiğinde onu yaşadığı her şeye pişman olacağı sözleri söylemişti.''Baban seni çok özlemişti,bir telefon etmen bile onu geri kazanmanı sağlardı''.
        Verda'nın ikinci durağı ise babasının iş yeriydi.İş arkadaşları Verda'ya baş sağlığı diledikten sonra babasının yarım kalan davasını anlatmaya başladılar.İki ailenin arasındaki arazi kavgasının ciddiyetini.İşin içinde o kadar çok ihanet,entrika ve yalan vardı ki Verda'nın düşündüğü ilk şey ''Acaba babamın bu davayla alakalı bir sıkıntısı mı oldu?Acaba babamın ölümüyle bu iki ailenin bir ilgisi var mıydı?'' oldu.Babasının savunduğu aile Verda'ya bizim davamını sen yürüt dediğinde ise Verda hiç düşünmeden evet demişti.Fırsat ayağına kadar gelmişti ve hayır demesi imkansızdı.
        Kitap başta çok hareketli ve gerçekçiydi o yüzden kitap 395 sayfa olmasına ragmen bir çırpıda yarısını bile geçtim.Ancak sonar anlam veremediğim bir şekilde tempo düştü.Esnemeye başladım açıkçası.Zihnimde canlandırdıklarımla Canan Tan’ın yazdıkları birbirleriyle kesinlikle uyuşmuyordu.Ne zaman bitecek diye sormaya başladım kendi kendime.Biraz da şaşırdım.Çünkü hiç tahmin etmiyordum olayların gittiği yönü.Başta hiç klişe değil dediğim roman ,bittiği sırada bende büyük bir hayal kırıklığı yarattı.Herkes mutlaka bu kitabı okumalı diye düşünürken bir anda bu kitabın pek de okunmaya değer olmadığı fark ettim ne yazık ki.